Mekke'nin fethinin ardından, İyâz bin Ganm komutasındaki ordu tarafından fethedilerek İslam toprağına katılan Diyarbakır'ın fethinin 1386’ncı yıldönümü münasebetiyle açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Arafat Yaz, fethin tarihsel yönleriyle alakalı önemli açıklamalarda bulundu.
Peygamberler ve sahabeler şehri Diyarbakır'ın, Mekke'nin fethinden 10 yıl sonra 27 Mayıs 639 yılında İslam orduları tarafından fethedilmesinin ve İslam topraklarına katılmasının 1386’ncı yıldönümü idrak ediliyor.
Diyarbakır'ın fethinin yıldönümü münasebetiyle açıklamalarda bulunan Tarihçi Dr. Arafat Yaz, fethin tarihsel yönleriyle ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Yaz, "Cezire bölgesi dediğimiz Dicle ve Fırat Nehirleri arasında kalan bölge ile Diyarbekir dediğimiz bölgenin çok hızlı bir şekilde alınmış olmasıdır. Fetihler, Bitlis ve Ahlat civarına kadar yayılıyor. Bu fetihlerde dikkatimizi çeken şey, bu toprakların sulh yoluyla İslam topraklarına katılmasıdır. Savaşlar ve kan dökme gibi hadiseler bu fetihlerde çok yaşanmıyor. Diyarbakır alınırken yalnızca küçük bir çatışma yaşanıyor. Bu bölgeler zorla alınmıyor." şeklinde konuştu.
"Üç büyük millet, İslamiyet’le tanıştıktan sonra çok büyük yol aldı"
İdeolojik tarih okumalarıyla birileri tarafından bu toprakların Kürtlerden zorla alınmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Yaz, "Yaygın ve yanlış bilinen görüşlerden bir tanesi de o dönemde buralarda sanki Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı algısıdır. Sanki bu topraklar Kürtlerden zorla alınmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa Diyarbakır’ın fethinden önce buralarda Bizanslılar vardı. Bu bölgede yaşayan insanların çoğunluğu Hristiyan’dı. Müslümanlar bu bölgeyi Bizans’ın elinden alıyor. Peki, bu fetih bölgedeki insanlara nasıl yansıyor? Son dönemlerde bu bölgede ideolojik tarih okuması yaygınlaşmış durumda. Özellikle medeniyet serüvenini tamamlamamış toplumlar arasında ideolojik tarih okuması sıkça görülüyor. Maalesef bizim bölgemizde de bu tür okumalar daha katı bir şekilde görülüyor. Bu bölgede üç büyük millet, İslamiyet’le tanıştıktan sonra çok büyük yol aldı. Bu bölgede ilk fetihleri gerçekleştiren Araplardır. Bugün İngiltere’den Avustralya’ya kadar neredeyse her şehirde ezan okunuyor. Müslümanlar dünyanın dört bir yanına yayılmış durumda. Araplar tarihte öyle izler bıraktılar ki, bunlar saymakla bitmez. İslam dinine kimsenin sahip çıkmadığı kadar sahip çıktılar. Kendi kabuklarını kırarak dünyanın her tarafına yayıldılar. Peygamberimizin dokunduğu insanlar gerçekten müthiş şahsiyetler haline geldiler." dedi.
"Diyarbakır’ın fethinden önce Kürtler bu bölgede azınlıktaydı"
Bir zamanlar güçlü imparatorluklar arasında Kürtlerin İslamiyet’ten önce devlet kurma imkânlarının zor olduğunu belirten Yaz, "Diğer bir toplum da Türklerdir. Orta Asya’nın çadır kültüründen gelen Türkler, Konstantiniyye'nin saraylarına ve Samarra şehirlerine kadar geldiler. Osmanlı gibi neredeyse bütün İslam coğrafyasını yöneten çok büyük medeniyetler kurdular. Türkler Müslüman olduktan sonra büyük kazanımlar elde ettiler. İslamiyet, Türkleri öyle bir dönüştürdü ki, muazzam fetihler gerçekleştirdiler. Kürtler de İslam sayesinde çok büyük mesafeler kat ettiler. 950 ile 1000 yılları arasına baktığımızda, Kürtlerin altı devlet birden kurduklarını görüyoruz. Fetihten önce buralarda Bizans, Roma ve Sasaniler vardı. Bu süper güçlerin arasında Kürtlerin devlet kurma gibi bir şansı yoktu. Kürtler İslam’la tanıştıktan sonra çok büyük icraatlar başardılar. İslamiyet’ten önce Kürtler çoğunlukla dağlarda yaşıyorlardı. İslam’a girdikten sonra ovalara indiler. Diyarbakır’ın fethinden önce Kürtler bu bölgede azınlıktaydı. Kürtler, İslam’a girdikten ve Mervani Devleti’ni kurduktan sonra bu bölgeye yayıldılar. Bugün bu bölgede milyonlarca Kürt yaşıyorsa bu, Kürtlerin İslam’la tanışması sayesindedir." ifadelerini kulandı.
"İslam’la tanışan bütün halklar, büyük bir gelişme kat etti"
Kürtlerin, İslamiyet’le tanıştıktan sonra dünya ve Müslüman toplumlar için önemli şahsiyetler yetiştirdiğini vurgulayan Yaz, "İdeolojik tarih okumaları sebebiyle, bazıları kendi hesaplarına geldiği gibi meseleleri farklı anlatıyorlar. Oysa bu anlatıların tarihte bir karşılığı yoktur. Kürtler, Türkler ve Araplar; İslamiyet’le tanıştıktan sonra çok büyük bir terakki elde ettiler. İslam’la tanışan bütün halklar büyük bir gelişme kat ettiler. İdeolojik tarih okumaları bizi kültürümüzden, değerlerimizden ve tarihi şahsiyetlerimizden uzaklaştırıyor. Kürtlerden örnek verecek olursak, Kürtlerin yetiştirmiş olduğu çok büyük insanlar vardır. Bunlardan bir tanesi de Mervaniler döneminde yetişmiş önderlerdir. Mervanilerin bu coğrafyada, sokaklarda, surlarda ve camilerde izleri vardır. Mervani hükümdarlarından Nasrüddevle Ahmed’i tarihçiler anlatırken kalemlerini durduramıyorlar. Ancak Nasrüddevle Ahmed’in ismini bugün Diyarbakır’ın hiçbir yerinde göremiyoruz. Kürtlerin İslam’la tanıştıktan sonra bütün dünyaya ve Müslümanlara hediye ettiği şahsiyetlerden biri de Selahaddin Eyyubi’dir. Bugün Selahaddin Eyyubi’den bahsederken bile, ideolojik bir şekilde tarih okuyanlar onu da öteliyor. 'Selahaddin Eyyubi Kürtler için ne yapmış?' diyorlar. Neredeyse 'Selahaddin Eyyubi niye sosyalist değildir?' demeleri kalmış." dedi.
"Kürtler ve Türkler İslamiyet’le birlikte büyük devletler kurdu"
İslam’ın birleştirici etkisiyle Kürtler ve Türklerin birlikte hareket ederek Anadolu’nun batısına kadar fetihler düzenlediklerini belirten Yaz, "Son dönemlerde bu bölgede, ideolojik tarih okumaları sonucu yerleşen yanlış düşüncelerden bir tanesi de Diyarbakır’ın fetih yoluyla değil, istila edilmek suretiyle ele geçirildiği algısıdır. Oysa bu bir istila değildir. Bugün Diyarbakır’da Kürt nüfusu bu kadar yoğunsa, bu onların İslam’la tanışmaları sayesindedir. Arap aşiretleri bu bölgelere yerleştikten sonra, Kürtlere de bu bölgenin kapısı açılmıştır. Doğuda yaşayan Kürtler buraya gelip Mervani Devleti’ni kurmuşlardır. Mervanilere bu kapıları açan, onların İslamiyet’le tanışmalarıdır. İslamiyet’le tanıştıktan sonra bu bölgeye yönelmişlerdir. Kürtlerin ve Türklerin tanışmaları ve İslamiyet’i kabul etmeleri sonrası birlikte yol almaları, Anadolu’nun daha batısına kadar yayılmalarına neden olmuştur. Bugünkü nüfus haritasına bakarsak bu bölgede Kürtler ve Türkler varsa bunun sebebi İslam’la tanışmalarıdır. Bu coğrafyada İslam’dan önce çok büyük imparatorluklar ve güçler vardı. Bu şartlarda Kürtlerin bu güçleri yıkıp burada hükümran olmaları çok zordu. Ancak İslam sayesinde Kürtler bu topraklarda devlet kurmuş ve bütün dünyanın tanıdığı şahsiyetler yetiştirmiştir." şeklinde konuştu. (İLKHA)