Siyaset

HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Günaydın: Aile bağlarının zayıflaması, gençleri duygusal ve yönlendirilmiş kararlara sürüklüyor

HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Murat Günaydın, "Aile bağlarının zayıflamasıyla beraber kişi, akıllı, sağlıklı ve tutarlı kararlar almaktan ziyade; duygusal, kısa vadeli ve özellikle de yönlendirilmiş kararlar almaya itilmiş oluyor." dedi.

Abone Ol

HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Murat Günaydın, gençlerin dijital dünyada kimlik arayışlarını, aile yapısındaki zayıflamaların karar mekanizmalarına etkisini ve sosyal medya ekseninde yaşanan değer çatışmalarını İLKHA'ya değerlendirdi.

Dijital çağda gençliğin kimlik arayışı

Gençlerin dijital çağda kimliklerini nasıl inşa etikleriyle ilgili Günaydın, "Dijital çağda gençlerimizin kimlikleri, genellikle tek ve sabit bir kimlikten ziyade çoklu, parçalı ve hatta değişken bir kimlik hâline geliyor maalesef. Gençlerimiz dijital kimliklerini kendi ilgi alanlarından ve sosyal çevrelerinden hareketle oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak genelde idealleştirilmiş veya filtrelenmiş bir kimlikle karşı karşıya kalıyoruz. Gençler, ya olmak istedikleri bir kimliği yansıtmak için sosyal medyada kendilerini farklı gösteriyorlar ya da mevcut durumlarından farklı bir kimliği yansıtmaya çalışıyorlar. Filtreleyerek ve kendilerini farklı sunarak öne çıkmaya çalışıyorlar. Bunu da özellikle 'fake' veya müstear dediğimiz hesaplar üzerinden yapıyorlar." dedi.

Konuşmasının devamında Günaydın, şu ifadelere yer verdi:

"Bunun da temel yapıtaşında şu var: Sosyal mecralarda beğenilme arzusu, takipçi sayısını artırma isteği ve görüntülenme oranlarının yükselmesi gibi arzularla beraber gençler normalde yapmayacakları bazı davranışları sosyal mecralarda rahatlıkla yapabiliyorlar. Bununla birlikte, eskiden bireyleri toplumlar, çevreler ve kişiler etkilerdi. Ancak artık öyle bir çağdayız ki algoritmalar bile kişilikleri etkilemeye başladı. Örneğin, 13 ila 17 yaş arası gençlerimizin yüzde 95’i akıllı telefon kullanmakta ve bu gençlerin yüzde 90’ı sosyal medyayı aktif olarak kullanmaktadır. Bu oranın büyüklüğü, artık yeni kişilik tanımının dijital kimliklendirme olduğunun da bir göstergesidir. Buna karşı toplumların, sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi oluşumların mutlaka tedbir alması gerektiğini ifade etmek istiyorum."

Ailenin gençlerin karar sürecindeki rolü

"Aile yapısının zayıflaması gençlerin karar mekanizmalarını nasıl etkiliyor?" sorusuna Günaydın, "Aile, gençlerin sağlıklı kararlar verebilmeleri için temel merciidir; ilk ve en önemli kurumdur. Maalesef özellikle boşanmaların artması, anne ve babanın ya da aile bireylerinin uzun çalışma saatlerine sahip olması, bunun dışında kuşak farklılıklarından kaynaklanan uyuşmazlıklar gibi etkenler, bireylerin kendilerini yalnız hissediyorlar. Karar verme süreçlerinde biraz daha yalnızlık hissediyorlar. Ailede bunu karşılayamayan birey dışarıya açılıyor ve dışarıda sosyal çevrelerinde, çeşitli arkadaş gruplarında veya sanal âlemde bir arayış içerisine girmekte ve bu süreçte çeşitli kararlar alma sürecine giriyor. Ama bu kararlar genelde inceldiğimizde kısa vadeli, duygusal ve en önemlisi yönlendirilmiş kararlar oluyor. Aile bağlarının zayıflamasıyla beraber kişi, akılı, sağlıklı ve tutarlı kararlar almaktan ziyade; duygusal, kısa vadeli ve özellikle de yönlendirilmiş kararlar almaya itilmiş oluyor." cevabını verdi.  

Sosyal medya ve değerler çatışması

Günaydın, "Sosyal medya, kesinlikle değerler çatışmasını artırıyor. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Neden? Çünkü sosyal mecralarda, her türlü fikir normal hayatın standartlarına aykırı düşünceler dahi özgürce bir ortam bulabiliyor. Gençler, bu tür fikirlerle karşılaştıklarında, kendi sahip oldukları değerlerle karşılaştıkları değerler arasında bazen kıyaslamayı yanlış yapabiliyorlar. Bu durumda, karşılaştıkları değerleri gerçekçi zannedip ve maalesef bu değerlerle kendi hayatlarındaki değerlerle bir çatışma yaşıyorlar. Yapılan bir araştırmada, gençlerimizin yüzde 68’inin sosyal medyada karşılaştıkları içeriklerin kendilerini değersiz hissetmelerine sebebiyet verdikleri gösteriyor. Bu da gençlerin önemli bir kısmının, sosyal medyada karşılaştıkları paylaşımlar ile gerçek hayat arasındaki bağı kurmakta zayıflık yaşıyorlar. Bununda en temelinde gençlerimizin bir fikre ve düşünceye sahip olmamaları sosyal medyada karşılaştıkları durumları bir filtreden geçirebilme durumunun olması gerekiyor." ifadelerine yer verdi.  

Modern çağda gençlik ve değerlerin harmanı

İslami kimlik ile modern yaşam arasında gençler nasıl bir denge kurmaya çalıştıklarıyla ilgili de Günaydın, şunları söyledi:

"Modern bir zamanda yaşıyoruz. Gençlerimizin de bu modern zamana ayak uydurması gerekiyor. Ayak uydururken de genelde gençlerimiz genellikle iki durumla karşı karşıya kalıyor. Ya modern zamana ayak uydurayım derken sahip olduğu değerleri kaybedebiliyor veyahut da modern çağa ayak uydurma endişesiyle bu değerleri harmanlayabiliyor. Ki gençlerimizin de sahip oldukları değerleri modern çağda harmanlayabilmesi gerekiyor. Ama harmanlama gayreti içerisinde olurken dikkat edilmesi gereken bir husus var: Seküler bir hayatın dayatmasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Gençlerimizin, özellikle İslami ve sahip olduğu değerleri modern çağa entegre gerekiyor. Entegrasyon ederken de seküler bir hayatın dayatmalarının altında kalmaması gerekir."

Eğitim kurumlarının gençliğe yaklaşımı ve eksiklikleri

Son olarak, "Eğitim kurumları bu arayışa yeterince cevap verebiliyor mu?" sorusunaa Günaydın, şu yanıtı verdi: "Maalesef eğitim kurumlarımız, yeterince buna cevap vermiyor. Şöyle ki: Eğitim kurumlarımız genellikle gençlerimizi akademik bir yarışın içerisine sokuyor. Bu durum, gençlerimizi kültürel yönden, karar verebilme açısından gençlerimizin manevi gelişimini bütünsel bir anlamda bir yeterlilik sunamıyor maalesef. Bu yeterliliği sunamadığı için de gençlerimiz kendilerini okullarda yeterince fikir ve düşüncelerini özgür bir şekilde ifade yetisinden mahrum kaldıklarını düşünebiliyorlar. Eğitim kurumlarımızla, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Hem manevi anlamda hem kültürel açısından hem de kişiliğin gelişimi açısından gençlerimize bireylerimize bütüncül bir yaklaşımla yaklaşması gerekiyor. Gençlerimiz bir 'at yarışına' sokulmuş bireyler değildir. Sadece bir yarıştan ibaret değildir. Elbette ki akademik kariyer olması gerekir. Belirli bir sistemin içinde olduğumuz için gençlerimiz elbette ki bir yarışın içerisinde gözüküyor. Geçleri bu yarışa itmemek gerekiyor. Bütüncül bir yaklaşım içerisinde olmak gerekiyor."  (İLKHA)