Fırıncıların sıcak havalarla imtihanı başladı Fırıncıların sıcak havalarla imtihanı başladı

Siyonist işgal rejiminin 7 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü katliam ve soykırım zirveye ulaşmışken ne yazık ki soykırımcılara karşı ne dünya ülkelerinden ne de uluslararası kurum ve kuruluşlardan ciddi bir tepki verilmiyor, bir yaptırım uygulanmıyor.

Gazze'de yiyecek ekmeğin dahi bulunmakta zorluk çekildiği günümüzde, işgal rejimi tüm uluslararası hukuku hiçe saymaya, işlediği katliamlara her gün bir yenisini eklemeye devam ederken dünya ise yaşananlara karşı 3 maymunu oynamayı tercih ediyor.

"BM işine geldiğinde gereğini yapıyor, işine gelmediğinde menfaatlerine göre hareket ediyor"

Filistin'de devam eden işgal ve soykırıma ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Hukukçular Derneği Başkanı Av. Melih Gülseren, "Öncelikle insan olarak hepimizin vicdanı sızlıyor. Daha fazla ne yapabiliriz? Diye düşündüğümüzde, bu işin girizgâhını bir buçuk sene olarak söyleyemeyiz. Bu, 7 Ekim 2023 olayları ile başlayan bir durum değildir. Oraya odaklarsak hata etmiş oluruz. Bu aslına, işgal sonrası sözde israil devletinin Filistin coğrafyasında, Gazze'de açık hava hapishanesine gibi bir durum ortaya çıkarmasıdır. Başta çocuklar olmak üzere, oradaki halk yıllardır büyük bir zulüm içerisinde, her türlü işkenceyi görür vaziyetteler. Bunu son bir buçuk yıldır gündemde olmasına baktığımızda ise hem bir Müslüman hem bir hukukçu olarak aslında uluslararası hukukun ikiyüzlülüğünü görmüş oluyoruz. Bunun uygulanması, belki veto hakkı olan devletler veya Birleşmiş Milletlerin (BM) işine geldiğinde gereğini yaptığını, işine gelmediğinde kendi menfaatlerine göre hareket ettiğini görüyoruz. Bu da bir Müslüman, bir hukukçu olarak bizi üzüyor." diye konuştu.

"Burada ne yazık ki güçlünün yanında olan bir hukuk görüyoruz"

Dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan olaylara karşı duyarlı olan ancak Gazze'de çocuk ve kadınlar katledilmesine göz yumularak görmezden gelinmesinin ikiyüzlülüğün net bir tanımı olduğunu aktaran Gülseren, "Burada uluslararası hukukun geçmişten bugüne kuruluş amaçlarına bakmak, çalışma usullerine bakmak gerekir. Aslında insanlar da kurumlar da devletler de uluslararası hukuk anlamındaki mahkemeler de ne yazık ki tam olarak işlevselliğini gösteremiyor. Bahsettiğimiz ikiyüzlülüğü her zaman görmüş oluyoruz. Burada ne yazık ki güçlünün yanında olan bir hukuk görüyoruz. Adaletin, haklının yanında olan kurum veya hukuku görürsek belki dünya daha güzel olur. İnşallah ümidimiz bu yönde. Bunun için neler yapabiliriz? Hem bireysel olarak hem hukukçu olarak hem de ülke olarak güçlü olmak zorundayız ki o hukuku düzgün bir şekilde uygulayalım, uygulatabilelim." şeklinde konuştu.

UCM'de devam eden davalarda bugün olmasa da yarın mutlaka sonuç alınacağına inanıyoruz"

Yaşanan tüm katliam soykırımlara rağmen işgal rejimi ve yetkililerine yönelik bir yaptırımın uygulanmaması, haklarında tutuklama kararı olmasına rağmen bunu işletilmemesine ilişkin de konuşan Gülseren,  son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Tutuklama kararının üzerinden herhalde geçti. Bu süreçte Amerika'da ağırlandılar. Bu şu demek… Hem Amerika'nın hem bir kısım Avrupa devletlerinin, kısaca dünyadaki güçlü devletlerin, parayı ellerinde bulunduran devletlerin söz sahibi olduğunu bir dünyada yaşadığımız gösteriyor. Bu durum ne yazık ki Müslüman ülkeleri de etkiliyor. Tekrar ifade etmek gerekirse, ne yazık ki güçlünün haklı olduğu bir hayatın içerisindeyiz. Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Burada yine sarılacağımız şey hukuk olacak. Belki ulusal anlamda da devletlerimiz kendi içerisinde bu ülkeleri, bu insanları yargılayabilir. Yine Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne devam eden davalarda taraf olmak, bunları titizlikle takip etmek gerekecektir. Buralardan ümit kesmemek gerekir. Belki bugün değil ama yarın sonuç alınacağına inanıyoruz." (İLKHA)

Kaynak: İLKHA