“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; ancak sizin takvanız ulaşır” ayetiyle bildirildiği üzere kurban ibadetinin, kalbi bir yönelişi ve kulluk bilincini ifade eden derin bir ibadet olduğunu dile getiren Erdem, kurbanın hükmünden hayvan seçimine, paylaşım esaslarından vekâletle kesime kadar pek çok meseleyi İLKHA muhabirine değerlendirdi.
Kurban ibadetinin, sadece bireysel bir sorumluluk değil; aynı zamanda paylaşmanın, yoksulu gözetmenin ve ümmet bilinciyle hareket etmenin de en somut göstergelerinden olduğunu belirten Erdem, kurbanın, yalnızca bir hayvanın kesilmesi değil; müminin Allah’a teslimiyetini, malıyla sınanmasını ve bu sınavı ümmetle paylaşarak taçlandırmasını ifade eden bir ibadet olduğuna dikkat çekti.
“Bayram, Hz. İbrahim’den bize gelen bir sünnettir”
Kurban’ın yüce Allah’ın bizden istediği bir ibadet olduğunu belirten Erdem, “‘Onların ne etleri ne kanları Allah’a ulaşır; ancak sizin samimiyetiniz ulaşır, takvanız ulaşır.’ diye yüce Allah bizlere bildirmektedir. Tabii önemi şu: Kurban, ibadettir. Sonuçta bir ibadettir. Yüce Allah’ın bizden istediği bir ibadettir. İslamiyet’te iki tane bayram vardır. Bunlardan bir tanesi Ramazan Bayramı; Ramazan’ın sonunda kutlanan bayramdır. İkincisi ise Kurban Bayramı’dır. Kurban Bayramı da Zilhiccenin 10’uncu günü başlar ve 4 gün boyunca kutlanan bir bayramdır. Ayrıca her ikisi de ibadettir. Yani hem bayramdır hem de ibadettirler. İslamiyet’te bunların önemi, ibadet olmalarıdır. Hz. İbrahim’den bize gelen bir sünnettir. Yani Hz. İbrahim’in sünnetidir. Hz. İbrahim’in sünnetini biz icra ediyoruz. Hz. İbrahim, oğlunu Yüce Allah’ın emri dahilinde kurban etmeye götürür. Ancak neticede Yüce Allah ona bir koç hediye eder ve o koçu Hz. İbrahim keserek ibadeti yerine getirmiş olur. O gün bugündür İslamiyet’te ve İslamiyet’ten önce de icra edilen bir ibadettir. Dolayısıyla İslamiyet’te de önemi budur. Öncelikle Müslüman olmak gerekir. Bir kişi eğer ki Müslüman değilse, kurban ibadeti onun için bir anlam ifade etmez. Çünkü kurban kesmekteki maksat et elde etmek değildir; maksat, ibadeti yerine getirmektir.” şeklinde konuştu.
“Kurban, sevabı çok olan bir sünnettir”
Kurban Bayramı'nda kurbanlıklar için dikkat edilmesi gereken hususlara değinen Erdem, “Et için her gün hayvanlar kesilmektedir ama Müslümanların buradaki maksadı ibadeti yerine getirmektir. Yani birinci husus, Müslüman olmaktır. İkincisi ve üçüncüsü, akil ve baliğ olmaktır. Yani aklı yerinde değilse, baliğ değilse bu kişiye kurban düşmez. Bir de malî konuda zengin olmak gerekir. Yani İslamiyet’e göre asıl ihtiyaçlar dışında nisap miktarı mala sahip olmak gerekir. Eğer ki nisap miktarı mala sahipse ve bu şartlar yerindeyse, o zaman bu kişi kurban ibadetini yerine getirmekle mükelleftir. Hanefî mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnet-i müekkededir; yani kuvvetli bir sünnettir. Sevabı çok olan bir sünnettir. Ayrıca elde ettiği malı da yasal bir yol ile, İslami açıdan yasal yani hırsızlık, vesaire yollarla değil de helal bir yol ile elde etmiş olması gerekmektedir. Kurbanlık hayvan seçerken öncelikle türü önemlidir. Bizim buralarda zaten koyun, keçi, sığır türü hayvanlar kurbanlık olur. Onun dışında tabii bizim buralarda deve yok. Bir de deve vardır. Bu türden hayvanlarla kurban ibadeti yerine getirilebiliyor. Tabii birinci husus türüdür, ikinci husus ise yaşıdır. Eğer ki belirli bir yaşa ulaşmamışsa kurban olmaz. Bu yaş ise küçük hayvanlarda bir yaşını doldurmuş, ikiye basmış olmak gerekir. Hanefî mezhebine göre 6 aylık olan küçükbaş hayvanlar koyun cinsinde olanlar eğer ki gelişmişse, büyümüşse, annesi kadar olmuşsa o zaman onlar da kurban olarak kesilebiliyor. Büyük hayvanlarda ise iki yaşını tamamlamış, üçe basmışsa o zaman bunlar da kurban edilebiliyor. Tabii hastalık varsa onlar kurban edilmez. Kurban edilebilmesi için hayvanın sağlam olması gerekir. Sakat, hasta olan hayvanlar ibadet olduğundan dolayı kurban olmaz. Kurban ibadeti zaten başlı başına bir ibadettir. Paylaşmak da ayrıca bir ibadettir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem her sene kurban kesmiştir ve kurbanının hemen hemen hepsini dağıtmıştır. Sadece belirli bir miktarını, o da sünnet olarak, bizler de yerine getiriyoruz. Yani kestiğimizde bütün hepsini dağıtıp sadece belirli bir miktarını biz alıp onu pişirip tüketiyoruz.” diye konuştu.
“Kesilen kurban 3’e bölüştürülmeli”
Filistin’in unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Erdem, “Kurban bir ibadettir; onun yerine getirilmesi Müslümanca önemlidir. Paylaşmak da önemlidir. Mesela bizim vakfımız aracılığıyla biz diğer ülkelere de dağıtabiliyoruz. Yurt içi ve yurt dışına kurbanları ulaştırıyoruz. Neticede bazı köylerin topluca Müslüman olduklarına da şahit oluyoruz. Vekâlet yoluyla kurban etmek tabii ki caizdir. Zaten bizim vakfımız bu konuda aracılık etmektedir. Dikkat edilecek husus, kimin gönlü nerede rahatsa, nereye inanıyorsa oraya vermesidir. Gönül rahatlığıyla inşallah yerine getirilir. Bu sene Diyanet Vakfı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belirlediği meblağ, küçükbaş hayvanlar için yurt içi 13.500 TL, yurt dışı için ise 5.450 TL’dir. Payların oranı konusunda bir kural şöyledir: 7 pay ise 7’ye bölüştürülür. Herkes aynı ete ortaktır. Aynı ete ortak olduğu için herkesin birbirine hakkını helal etmesi gerekir. Çünkü benim hissem onun poşetindedir, onun hissesi benim poşetimdedir. En sonunda pay edildikten sonra eşit bir şekilde, herkes hakkını birbirine helal eder ve o şekilde ayrılırlar. Eğer ki yabancılarsa bu hususa dikkat edilir. Eğer ki akrabalarsa, zaten kendi aralarında paylaşırlar. Belki birisi bir kilo alır, diğerleri der ki Eşe, dosta vesaire dağıtın diye… O da belli bir payı kendisinde bırakır. Kimileri üçe ayırır: kimisi akrabaya, kimisi komşuya, kimisi kendisine diye. Bu herhangi bir kural değildir; kişi istediği kadar dağıtır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hepsini dağıtmıştır. Üçte birini değil de hepsini dağıtmıştır Efendimiz. Ama genel itibarıyla üçe bölüştürülür: biri konu komşuya, biri akrabaya, bir pay da kendisine bırakılır. Bayram, sevinç günleridir. Kişi sevinir, hoş olur; akraba ziyaretleri olur, gidiş gelişlerde özellikle trafik kurallarına uyulması gerekir. Çünkü trafik kuralları da bir hak ihlalidir. Eğer ki yerine getirilmezse bunun da sorumluluğu vardır. Bir de çocuklarına baktıklarında Filistin’i hatırlasınlar. Eğer Filistin’e kurbanlarını bağışlamak isterlerse, Filistin’e yine Diyanet Vakfı aracılığıyla, site üzerinden kurbanlarını bağışlayabilirler.” dedi. (İLKHA)