Siirt Üniversitesi Düşünce ve Medeniyet Topluluğu tarafından “Selahaddin’den Gazze’ye Direniş Ekseni” konulu konferans ve Gazze temalı şiir yarışmasının ödül töreni düzenlendi.
Üniversite kampüsündeki konferans, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış ve selamlama konuşmasını Düşünce ve Medeniyet Topluluğu Başkanı Abdulaziz Akçan gerçekleştirdi.
Akçan konuşmasında, konferansın sıradan bir akademik etkinlik olmadığını vurgulayarak, “Bugün burada gerçekleştirdiğimiz bu konferans, sadece bir akademik buluşma değil; aynı zamanda tarihle bugünü, inançla direnişi, vicdanla sorumluluğu buluşturan bir çağrıdır. Adaletin simgesi Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’te yaktığı meşale, bugün Gazze'nin enkazları arasında hâlâ yanmaya devam ediyor. Bizler bu konferansla o meşalenin izinde olduğumuzu, zulme karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğimizi ilan ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Topluluk olarak sadece söylemde değil, eylemde de Gazze'nin yanında olduklarını belirten Akçan, “Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz Gazze basın açıklamalarıyla yüreğimizdekileri meydanlara taşıdık. Gazze kermesiyle kardeşliğimizi maddi destekle somutlaştırdık. Biz inanıyoruz ki bir toplumun inşası, sadece düşüncede değil, harekette de dirayet ister. Bu nedenle hem ilimle hem eylemle yürümeye kararlıyız. Bugün burada sizlerle birlikte olmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyor, bu konferansın kalplerimize umut, zihinlerimize bilinç, birlikteliğimize güç katmasını temenni ediyorum.” dedi.
Prof. Dr. Hansu: "Gazze, teslim alınamayan bir direniş abidesidir"
Konferansa katılan Siirt Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı’ndan sorumlu Prof. Dr. Fevzi Hansu ise Gazze’nin direnişin sembolü olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Gazze… Gerçekten bu ismi duyunca durup düşünmek lazım. Haritada küçük bir alan gibi görünse de kahramanlık penceresinden bakıldığında Gazze, çok büyük bir timsaldir. 578 gündür en modern ve güçlü silahlarla hem karadan hem havadan bombalanmasına rağmen hâlâ teslim alınamamıştır. Bu kahramanlık direnişi, anlatmakla bitirilemez. Üniversite yönetimi olarak Gazze’yi konu alan her etkinliğe destek vermeye devam edeceğimizi açıkça beyan ediyorum. Filistin ayrıdır ama Gazze kesinlikle bir başkadır. Orada en küçük çocuktan en yaşlı bireye kadar her fertte muazzam bir sabır, kanaat ve bilinç vardır."
Turan: "Yeni Selahaddinler yetiştirmek zorundayız"
Konferansta konuşan akademisyen ve yazar Dr. Abdulkadir Turan ise Selahaddin Eyyubi’nin hayatını ve mücadelesini Gazze direnişiyle ilişkilendirerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Selahaddin’i ve Gazze’yi anlatmak zorlu bir meseledir. Artık Selahaddin’i tanıma safhasından, onu anlama safhasına geçmemiz gerekiyor. Hatırlayın, Gazze’de cami minarelerinden 'Selahaddin nerede?' diye sesleniliyordu. Herkes biliyor ki Selahaddin mezarından kalkıp gelmeyecek. Beklenen, yeni Selahaddinlerin yetişmesidir. Selahaddin gönderilmiş değil, yetiştirilmiş bir şahsiyettir. İslam’ı dert edinmiş bir aile, bir eğitim ve ilim seferberliğinin sonucudur. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) gücü önemsemedi ama hikmet ve adaletle bir devlet kurdu. Biz buna 'iyilik devleti' diyebiliriz. Selahaddin de bir iyilik devleti kurdu; Müslümanları birleştirdi, kopan kalpleri ısındırdı ve Kudüs’ü fethetti. 1187’de Kudüs’ü fethettiğinde, bütün Haçlılara “Sizi affettim” dedi. Patrik, hazineleriyle birlikte kaçarken Selahaddin onu durdurmadı. “Altınlar onun olsun, Kudüs bizim” dedi. Mescid-i Aksa’yı eline süpürge alarak temizledi. Haçı söküp gözyaşlarıyla yerine hilali yerleştirdi.
"Gazze başarırsa israil yanar, Kudüs cihan hâkimiyetinin simgesidir"
HAMAS’ın Türkiye Temsilcilerinden Usame bin Zuhri'nin Şeyh Ahmet Yasin’in Gazze gençliğini nasıl dönüştürdüğünü ve Kudüs’ün tarih boyunca küresel güçlerin hedefi olmasının arkasındaki stratejik anlamı anlatan Turan, "HAMAS'ın Türkiye temsilcilerinden Usame bin Zuhri’ye sordum: 'Bu nesil nasıl yetişti?' Dedi ki: 1983-1984’te lisede öğrenciydim. Okulda çoğunluk solcuydu. Şeyh Ahmet Yasin bizi Kur’an kurslarından başlayarak yetiştirdi. 1987’ye geldiğimizde artık 'Yaşasın Stalin' diyen gençler değil, 'Allahu Ekber' diyen gençlik vardı. 1991’de Gazze ve Batı Şeria Allah’ın izniyle böyle kurtuldu." ifadelerini aktardı.
Turan, "Evet, bu sefer işimiz zor. Çünkü Gazze başarırsa, israil yanar. Barış yapılırsa bile Yahudiler kaçar. Bu yüzden hâlâ tüm Gazze’yi şehit etme ihtimalleri var. Bunların sınırı yok. Gazze gözlerimizin önünde tamamen şehit edilebilir. Bu aynı zamanda bizi onursuzlaştırma çabasıdır. Kudüs, bir cihan hâkimiyeti simgesidir. Biz Bizans’ı oradan kovunca cihan gücü olduk. Zayıfladığımızda Katolik dünya, Kudüs’ü alarak cihan gücü olmak istedi ama başaramadı. Yavuz Sultan Selim döneminde yeniden cihan gücü olduk. Bugün ise İngiliz uygarlığı ve Yahudiler, küresel devleti tamamlamak için Kudüs’e hâkim olmak istiyor. Karşılarında ise yalnızca bir avuç Müslüman var. Ama Allahu Ekber diyenler için umutsuzluk yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Gazze’de Baba Olmak" gösterisi duygulandırdı
Etkinlik kapsamında Prof. Dr. Erhan Akın tarafından sahnelenen "Gazze'de Baba Olmak" adlı sahne gösterisi büyük ilgi gördü. Gösteride, savaşın ortasında bir babanın ailesini koruma çabası ve direnişin manevi yönü etkileyici biçimde işlendi. Salonda duygusal anlar yaşandı, bazı izleyiciler gözyaşlarını tutamadı.
Program, Gazze temalı şiir yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin takdim edilmesiyle sona erdi. Yarışmada ilk üçe giren öğrencilere kitap setleri ve çeşitli hediyeler verildi. Etkinlik sonunda katılımcılara Filistin'e destek mesajlarının yer aldığı broşürler dağıtıldı. (İLKHA)